Yaz tatilinde İngilizce pratik yapmanın yolları

Sonunda yaz geldi! Güneş mevsimi; dinlenme vakti! Kitaplarını veya mağazalarını kapatıp hak ettikleri tatile çıkmak ve sorumlulukları ve zorlukları bir süreliğine de olsa unutmak isteyen çok kişi vardır eminiz. Hadi okul kitaplarını kapatalım ve yazıldığımız kurslara ara verip etrafı gezmeye başlayalım. Tarihi şehirler gezelim, olağanüstü manzaralar seyredelim, dünyanın her yerinden gelen insanlarla veya komşularımızla tanışalım… ve evet, bunu söylemekten asla bıkmayacağız, yıl boyunca öğrendiğimiz İngilizcemizi geliştirmeye devam edelim. İngilizce konuşma fikrinin seni korkuttuğunu biliyoruz, sevgili öğrencimiz. Shakespeare sonelerini ezberden söylediğin ve öğrendiğin ünitenin diyaloglarının olduğu ürpertici sahneler geliyor aklına.

İngilizce pratik etmek sıkıcı ve kendini tekrar eden bir uğraş olmamalı. Bunu eğlenceli ve doğal bir şekilde yapabilmelisin. Yaşlı bir kadına valizini taşımaya yardım etmekten daha doğal ne olabilir? Elinde haritayı ters tutan kayıp turiste yardım etmek kadar normal bir şey var mı? İngilizceyi elbette bu şekilde de öğrenebiliriz çünkü senin de bildiğin gibi İngilizce, seyahat edenlerin kullandığı ve gündelik işlerini halledebildiği oldukça canlı bir dil. İngilizce öğrenmenin en kolay yolu etrafına bakmaktır. Hadi, bu yaz başına gelebilecek bazı durumlar canlandıralım!

Denizde

  • Plajda yanınızda oturan kişinin şemsiyesi uçmak üzere. Uçmasın diye onu yakalamaya çalışmadan veya daha da beteri, hayata dair komik durumlar üzerine bir roman okuyan o yaşlı kadının başına düşmeden şöyle diyebilirsin:

Excuse me, but your umbrella is about to fly away.
(Affedersiniz ama şemsiyeseniz uçmak üzere.)

  • Plajda oturan ve sakince denizi seyreden kız merakını cezbediyor. Suya gitmeden veya martı gibi uçmadan evvel ona şöyle diyebilirsin:

The sea is just beautiful today. Did you know that I also like so much sitting down to admire it? I like stormy seas the most!
(Bugün deniz ne kadar güzel. Ben de oturup denizi seyretmeye bayılırım, biliyor musun? En çok da fırtınalı denizleri severim!)

  • Peki ya kumsalda derin bir çukur kazan çocukla birlikte hiçbir şeyden haberi olmayan komşularınızın şemsiyelerinin de çukura düşme ihtimaline ne demeli?

Excuse me, could you tell your kids to avoid digging such deep holes? My two bedroom flat could disappear into this chasm!
(Affedersiniz, oğlunuza bu kadar derin çukurlar kazmamasını söyler misiniz? İki odalı dairem bu uçuruma düşmek üzere de!)

Zafer Anıtına karşı

  • Şu yakışıklı esmer adama Zafer Anıtı’nın önünde bir fotoğrafınızı çektirmek mi istiyorsunuz:

Hello, could I ask you a favor? Could you take a picture of me so the whole monument is shown?
(Merhaba, sizden bir şey rica edebilir miyim? Zafer Anıtı’nın tümünün çıktığı bir fotoğrafımı çeker misiniz?)

  • Orta yaşlı bir Amerikalı dondurmacıya laktoz intoleransı olduğunu anlatmayı başaramadığı için bir tercümana ihtiyacı var gibi.

Hi! Do you need help? I can be your interpreter if you want or lend you my cell phone to use the translator.
(Selam! Yardıma ihtiyacınız var mı? İsterseniz tercümanlık yapabilirim veya cep telefonumdaki tercümanı kullanabilirsiniz.)

Havaalanına varış

  • Valizin taşıma bandına sıkıştı ve beş dakikadır boşuna dönüyor. Yardıma ihtiyacın olduğunu fark ediyorsun.

Could you help me, please? I can’t get my suitcase off the conveyor belt!
(Yardım edebilir misiniz acaba? Valizimi banttan alamıyorum da!)

  • Yaşlı bir kadın büyük bir valizi zar zor taşımakta ve belli ki hayli zorlanmaktadır.

Do you want me to help you? I could take your cart, if you want.
(Yardım etmemi ister misiniz? Arabanızı taşıyabilirim isterseniz.)

Kayıp turist

  • Paris’tesin ve bir turistin haritayı ters tuttuğunu ve dolayısıyla Champs Elysées’yi bulamadığını fark ediyorsun.

Can I help you? You should hold the map this way. This is the direction!
(Yardımcı olabilir miyim? Haritayı bu şekilde tutmalısınız. Doğru yön bu taraf!)

  • Sinirli bir turistin dili anlamadığı için otomatta vurmak üzere fark ediyorsun. Bir hırsız gibi gözükmeden ona yardım etmek istiyorsun.

Can I help you? Perhaps your problem is that the instructions are not in English? If you want, I can translate them for you!
(Size yardım edebilir miyim? Belki de talimatları anlamamışsınızdır. İsterseniz sizin için çevirebilirim!)

Pratik yapmaya hazır mısın?

Başına gelebilecek bütün durumları tahmin etmek elbette imkansız! Ama her türlü duruma hazır olman için sana 144 video dersleri, kısa filmleri ve anadili İngilizce olan öğretmenleri olan bir kurs sunabiliriz! ABA English kurslarını hemen deneyin!

Hemen başlamak istiyorum !
Hemen denemek istiyorum !

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *