İngilizcede “good” demenin 10 farklı yolu

İngilizcede good (iyi) sıfatı oldukça fazla kullanılan bir kelimedir ve çok geniş bir anlam aralığına sahiptir. Aslında, bu sıfatı bir şey veya birine dair pozitif bir nitelik veya özellik belirtirken sayısız farklı durumda kullanabiliriz. Harika bir yazar için “iyi bir yazar” diyebiliriz, tıpkı ilgili bir anneye “iyi bir anne” diyebileceğimiz gibi.

Kısaca, Türkçedeki muadili gibi, bu sözcüğün büyük bir anlam potansiyeli var zira değişik durumlarda kullanılabildiği gibi, vermek istediğimiz anlama göre farklı eş anlamlıları ile değiştirilebilir. İngilizcede, Good ! basit ve yaygın bir nidadır.

Kelime dağarcığını geliştirmek ve aynı sözcükleri sürekli tekrar etmemen için, bugün seninle bu sıfatın 10 eş anlamlısını daha spesifik anlamlarıyla birlikte paylaşıyoruz.

1. Lovely (Güzel)

Bu good’a biraz benzemektedir çünkü geniş bir anlam aralığı vardır. Bir şey veya biri için “müthiş”, “hoş”, “iyi” anlamlarına gelebilir. Genellikle iyi huylu olan biri için kullanılır.

He is such a lovely guy!
(Ne kadar hoş bir oğlan!)

Muchas gracias. We had a lovely evening!
(Çok teşekkürler. Müthiş bir akşam geçirdik!)

2. Tasty (Lezzetli)

Bu kelime tam olarak “lezzetli” anlamına gelir ve yiyeceklerin tadı güzel olduğunda kullanılır. Bu bağlamda good yerine kullanılabilecek ideal sıfattır.

I had a very tasty chicken tikka at the new Indian restaurant.
(Hint restoranında çok lezzetli bir tikka tavuk yedim.)

Thank you for the tasty food!
(Bu nefis yemek için teşekkür ederim!)

3. Wholesome (sağlıklı, besleyici)

Bu terim, 12. yüzyılda Ortaçağ keşişi Orm tarafından “Ormulum” denemesinde kullanılmıştır. Whole (bütün) ve some (oldukça çok) kelimelerinden oluşmuştur ve kelimenin tam anlamıyla “ruh için faydalı” demektir; maddi veya manevi olarak yarar sağlayan bir şey veya biri için kullanılır.

I always make sure that my children have wholesome meals.
(Çocuklarımın her zaman sağlıklı yemek yediklerinden emin olurum.)

Students need a good education but also wholesome entertainment.
(Öğrencilerin hem iyi bir eğitime, hem de besleyici eğlencelere ihtiyacı vardır.)

4. Kind (Nazik)

İngilizcede “It is good of you…” (ne iyisiniz…) ifadesi, birinin yaptığı hareketin sevimli ve uygun olduğunu belirtir; bu bağlamda, iyi bir eş anlamlı kind (nazik) olabilir.

It has been kind of you to accompany us on the way.
(Yolda bize eşlik etmeniz çok nazikçe bir davranış.)

It was kind of Danielle to come to the party even though she was tired.
(Kovulmasına rağmen Danielle’in partiye gelmiş olması çok nazik bir davranış.)

5. Nice (Hoş)

Zaman içerisinde bu sözcüğün anlamı birçok defa değişmiştir. Kökenine inersek, olumsuz bir anlamı vardı; aslında “aptal”, “cahil” demekti. Günümüzde aksine, “hoş”, “tatmin edici” anlamına gelir. Birinden bahsederken de “iyi”, “arkadaş canlısı” olarak çevrilebilir.

We had a nice trip thanks to the good weather and the beautiful scenery.
(Güzel hava ve manzara sayesinde hoş bir yolculuk geçirdik.)

John’s sister is a nice girl.
(John’un kız kardeşi iyi bir kız)

6. Fantastic (Harika)

Türkçede de arada sırada “fantastik” olarak kullandığımız bu sözcük “çok iyi” anlamına gelmektedir. Bazen de sürpriz ve onay ifade etmek için kullanılmaktadır.

“I passed my exam.”
“Fantastic!”
(Sınavı verdim.
Harika!)

What a fantastic course!
(Ne harika bir kurs!)

7. Merry (Şen)

Genellikle Merry Christmas (Mutlu Noeller) ifadesinin bir parçası olarak tanıdığımız bu sözcük “mutlu”, “neşeli” anlamlarına gelmektedir. Biraz demode bir kelime olduğu için az kullanılmaktadır.

He wished me a Merry Christmas.
(Noelimi kutladı.)

The students filled the air with merry songs and music.
(Öğrenciler havayı neşeli şarkı ve müziklerle doldurdu.)

8. Fine (İyi, hoş)

Fransızcadan gelen bu sözcük, good’un ideal bir eş anlamlısıdır. Öte yandan, iki kelimenin de nüanslara sahip olduğu bağlamlar da vardır. Bağlamı göz önünde bulundur ve bir sözlüğe bak.

Mesela, eğer biri sana “How are you doing?” (Nasılsın/Nasıl gidiyor?) diye sorduğunda, “I am doing good” (İyi gidiyor) veya “I am fine” (İyiyim) ile cevap verebilirsin. İki durumda da, karşındaki ne dediğin anlayacaktır, bu iyi bir şey ancak fine daha uygundur çünkü good bu durumda iyi bir eylemi tanımlayabilirken, fine sadece iyi olduğu belirtir. Bu durumlarda söylenecek bir başka ifade de “I am well” dir.

The flat is very small, which is fine for one person.
(Daire çok küçük, ki bir kişi için iyidir.)

Mary said she will come a bit late tomorrow, which is fine for me as I need more time to organize everything.
(Mary yarın biraz geç geleceğini söyledi, her şeyi organize etmem için zamana ihtiyacım olduğundan bana uyar.)

9. Well (İyi)

Bu terim genellikle bir zarf olarak kullanılır çünkü bir sıfat olarak kullanıldığında, o da good’un başka bir eş anlamlısı olur. Aslında, ikisi de aynı karşılaştırmalı ve üstünlük biçimlerini paylaşır, better (daha iyi) ve best (en iyi).

He is coping with the situation well.
(Durumu iyi idare ediyor.)

Maria is doing well at university.
(Maria üniversitede iyi durumda.)

10. Suitable (Uygun)

Bu kelime “uygun, “elverişli”, “münasip” demektir. Eğer bir şeyin veya birinin belli bir durum veya koşulda iyi olduğunu dile getirmek istiyorsak, good’dan daha spesifik bir sıfattır.

This cream is suitable for children with eczema.
(Bu krem egzamalı çocuklar için uygundur.)

For some people, finding a suitable mate is quite difficult.
(Bazı insanlar için uygun bir eş bulmak oldukça zordur.)

Zengin ve çeşitli bir kelime dağarcığına sahip olmak bir dile hakim olmanın temel koşuludur. Eğer sen de İngilizceyi zengin bir kelime dağarcığıyla düzgün bir şekilde konuşmak istiyorsan, neden internet üzerinden bir kursa başlamıyorsun? ABA English, İngilizceyi kısa sürede doğal ve etkili bir yoldan öğrenebileceğin bir yöntem öneriyor. Kursta 144 videolu dil bilgisi dersi ve bir o kadar da kısa film var. Ana dili İngilizce olan kalifiye öğretmenler de cabası!

Tamam, kursu denemek istiyorum!
Tamam, uygulamayı indirmek istiyorum!

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *