İngilizce öğrenirken karşılaşılan en büyük zorluklardan biri de telaffuzdur. Sorun aslında Türkçede kelimelerin yazıldığı gibi okunmasından kaynaklanır. Ancak İngilizcede, imlâ ve telaffuz her zaman birbiriyle uyuşmaz. Hiç neden öyle olduğunu merak ettin mi?
Bu uyuşmazlığın nedenlerini anlamak için zamanda biraz geriye, Orta Çağa kadar gitmemiz gerekir. Gerçekten de, İngilizcenin yazılı tarihinden bu yana, Anglosaksonlar latin alfabesine mecbur kalmışlar ve bu alfabede de İngilizcenin sahip olduğu sesleri tanımlayacak bütün özellikleri bulamamışlardır. Bir başka sebep de dile Fransızca ve başka dillerden birçok kelimenin girmiş olması ve İngilizlerin de yazıyı daima el değmemiş bırakma alışkanlıklarıdır. Buna ilaveten, asırlar boyunca yazılı İngilizce neredeyse hiçbir değişikliğe uğramamışken dilin kendisi birçok değişim geçirmiştir.
Eğer İngilizce kelimeleri yazıldığı gibi okuyorsan, sonuç karşındaki insanlar için genelde komik olur ve istenmeyen yanlış anlaşılmalara sebep olabilir. İşte bu yüzden Türkler tarafından çoğu zaman yanlış telaffuz edilen bu 10 kelimeyi paylaşmak istedik.
Wednesday /ˈwenz.deɪ/ (çarşamba)
Bu okulda ilk öğrendiğimiz kelimelerden biridir ve “Çarşamba” anlamına gelir. Bu kelimenin telaffuzundaki zorluk kelime içinde yazılı olan ama telaffuz edilmeyen okunmayan harflerden kaynaklanır. Kusursuz bir okuma için d ve ikinci e harfini okumamak gerekir: venzdey.
Are you coming with us on Wednesday?
(Çarşamba bizimle geliyor musun?)
Schedule – /ˈʃedʒ.uːl/ (takvim, program)
Türkçe gibi yazıldığı gibi okunan bir dilden sonra, bu kelimeyi görmek bile kafayı karıştırabiliyor. Oysaki telaffuzu göründüğü kadar zor değil: “Sikecıl”.
Everything went according to schedule.
(Her şey programa uygun gitti.)
Comfortable /ˈkʌm.fɚ.t̬ə.bəl/ (rahat)
Comfortably Numb adlı Pink Floyd şarkısını biliyorsan, bu kelimeyi de kesin duymuş ve telaffuz ederken zorlanmışsındır. Bu kelime de içinde birkaç okunmayan harf barındırdığından, bizi biraz zorlar: “kamfıtıbıl”.
He’s got a comfortable room in the hotel.
(Otelde rahat bir odaya yerleşti.)
Island /ˈaɪ.lənd/ (ada)
Bu kelimeyi ilk gördüğünde, kimin aklına buzlar adası İzlanda gelmemiştir? Fakat, hayır, “aylınd” olarak okunan bu kelime ada anlamına gelir. İlk harf “i” diftong olduğundan “ai” şeklinde okunurken “s” okunmaz.
We stayed on one of the smallest Greek islands.
(Nous sommes resté sur une des plus petites îles grecques)
Recipe – /ˈresəpi/ (yemek tarifi)
Eğer yabancı bir arkadaşınıza Türk mutfağından güzel bir yemek tarifi vermek istiyorsanız, bu kelimeyi doğru telaffuz etseniz iyi olur. Genellikle “resayp” şeklinde yanlış okunan bu kelimenin doğru telaffuzu “resıpi” şeklindedir.
Can you give me the recipe of the pasta you made yesterday?
(Dün hazırladığın makarnanın tarifini verebilir misin?)
Three /θriː/ (üç)
Three (üç) kelimesi Türkçede olmayan bir sesi içerdiğinden, telaffuzu da oldukça zorludur. /θ/ sesini Türkçedeki t harfiyle karıştırmamak gerekir çünkü o zaman tree (ağaç) demiş olursun. Doğru telaffuzu daha çok f ile t harfi arası bir sesle yapılır: “tfırii”
I have been waiting for three hours.
(Üç saattir bekliyorum.)
Congratulations – /kənˌɡrætʃ·əˈleɪ·ʃənz/ (tebrikler)
İşte Türklerin İngilizce konuşurken en büyük kabuslarından biri! Sayısız sayıda yanlış telaffuzu olan bu kelimenin doğru telaffuzunu hemen paylaşalım ki gönül rahatlığıyla herkesi tebrik edin: “kongraculeyşıns”.
Give him my congratulations when you see him.
(Onu gördüğünde tebriklerimi ilet.)
Conscience – /ˈkɒn.ʃəns/ (bilinç – vicdan)
Eğer science (bilim) sözcüğünün nasıl okunduğunu biliyorsanız, bunu da aynı mantıkla “konsayıns” şeklinde okumaya çalışabilirsiniz. Ve fakat işin aslı yine İngilizce telaffuzuna dair umutlarınızı yıkabilir: “koanşınz”.
My conscience would really bother me if I wore a fur coat.
(Kürk ceket giyersem vicdanım beni gerçekten rahat bırakmaz.)
Strength – / streŋθ / (güç – kuvvet)
Bu kelime de tıpkı three (üç) kelimesindeki gibi /θ/ sesini içerir ancak bu sefer kelimenin sonundadır: “sıtrengf”
I don’t have any strength for tomorrow’s party.
(Yarınki parti için gücüm kalmadı.)
Failure – /ˈfeɪ.ljər/ (başarısızlık)
Başarısızlık anlamına gelen bu kelime de, son hecesinin farklı okunuşundan dolayı telaffuz açısından zorludur. Lure (cezbetmek, yem) kelimesinin tek başına telaffuzunun aksine bu kelime içinde farklı bir sese sahiptir: “feylya”.
You have to learn from your failures.
(Başarısızlıklarından ders çıkarmalısın.)
Bu kelimelerin telaffuzunu iyi öğrenmek için, farklı bağlamlarda pratik yapman önemlidir. Örneğin cümle kurarak. Öte yandan, İngilizce telaffuzu öğrenmenin en iyi yolu teori ve dinleme kapasitesini içeren bir kurs seçmekten geçer. ABA English, derslere iliştirdiği kelime ve dil bilgisine odaklı kısa filmlere dayanan özel bir kurs sunar. Neden sen de hemen denemiyorsun?