Dil öğrenmenin her zaman zekâ ve mantıkla ilgili olduğunu düşünülmüştür. Bilgileri çalışarak akılda tutmak için şimdiye kadar ne zaman harcamışsınızdır?
ABA English, İngilizcenin çalışılmasına gerek olmadığını kanıtlamayı başarmıştır.
Uzun zaman boyunca, öğrenme yöntemlerinde normatif ilkeler tercih edilmiş ve insanların karmaşık yapısı ve özellikleri göz ardı edilmiştir.
Bugün, duyguların öğrenme konusunda oldukça etkin bir rol oynadıklarını biliyoruz. Duygular öğrenmemize yardım eder ve her şeyi daha basit ve kolay hale getirir. ABA English, tam da bu sebepten dolayı duygulara odaklanan ilk dijital dil kursu olmuştur. Gelin nasıl çalıştığına ve neden milyonlarca kişinin bunu dünyanın en iyi İngilizce kursu seçtiğine bir göz atalım.
Duygular ve Öğrenme
Hafızanın duygusal bir boyutu vardır. Öğrenciler yalnızca ilgili oldukları şeyleri öğrenebilir. Keyifli olan şeyi hatırlamak daha kolaydır.
Dolayısıyla duygular hafızaya ilişkin bilişsel süreçte önemli bir rol oynamakta çünkü hatırlanan şeylerin kuvveti öğrenirken etkinleşen duygulara bağlıdır. Bu da şu demek: yüksek duygularla yaşanan deneyimler zihinlerimiz tarafından “önemli” olarak sınıflandırılır. Bu yüzden de onları hatırlarız. Öte yandan, duygusuz deneyimleri kolayca unuturuz.
İngilizceyi gerçekten öğrenmek ve içselleştirmek istiyorsanız, duygularınızı uyandıracak bir bağlama oturtmanız önemlidir. ABA English’in yöntemi bu kavramı alıp geliştirir: her ders heyecanlı ve hatırlanası bir hikayenin videosu ile başlar. Bu sadece çalışılması ve ezberlenmesi gereken bir diyalog değildir, kısa filmlerde gösterilen karakterlerin tüm yaşamları ele alınır.
İngilizce emotion (duygu) kelimesinin Latince emotus (emovere, hareket etmek veya çalkalamak fiilini geçmiş zaman kipi) kelimesinden geliyor olması tesadüf değildir. Duygular sizi çalkalar, harekete geçirir, motive eder ve ilerlemenizi sağlar. Dolayısıyla, geliştirici içerikle birlikte, duygular bir kaynağa dönüşebilir çünkü öğrenci yalnızca düşünmeyecek, aynı zamanda “hissedecek” ve katılım sağlayacaktır.
Biz de bu yüzden, dil bilgisi kurallarından değil, duygusal ve uyarıcı bağlamlar yaratan ABA kısa filmleriyle başlar. Bunlar, öğrencilerin de kendilerini özdeşleştirecekleri hikayeler anlatan ilginç ve kaliteli filmlerdir. Bu gerçek hayat hikayelerinde, haz, merak ve hatta bazen öfke vardır. Tıpkı gerçek hayattaki gibi! Bu da duygularımızı yansıtmaya ve deneyimi hatırlamamızı sağlar.
İngilizceyi fark etmeden bu şekilde geliştirebilirsiniz: bilinçaltımız yeni kelimeleri ve ifadeleri yavaş yavaş biriktirir. Öğrenilen bilgiyi pekiştirmek için gerekli olan dil bilgisi her dersin ikinci kısmında, yani öğrencinin dilin temel kısımlarını konuşmaya ve tanımaya başladığı zaman verilir. Bu, daha geleneksel yöntemlerin işlediği sürecin tam tersidir.
Doğal ABA English Yöntemi Nasıl Çalışır
Çocuklar ebeveynlerinin dillerini dil bilgisi çalışmadan öğrenir. Bu da ABA English yönteminin altında yatan felsefedir, yani “doğal yaklaşım”. Bu yöntem sayesinde ikinci dil de ana dili öğrenir gibi öğrenilebilir.
Çocuklar dil bilgisini okula gidip yazmayı öğrendiklerinde başlar. Bu, dil öğrenmenin doğru sıralamasıdır: önce konuşmayı öğrenir, sonra yazmayı öğreniriz.
Dolayısıyla, dil öğrenmenin doğal bir akışı vardır: önce, dinler ve anlarsınız, ardından okur ve yazarsınız.
ABA filmleri sayesinde, ABA English öğrencileri çocukluklarına dönmez ancak sanki yurtdışında İngilizce öğreniyormuş gibi “didaktik bir yolculuğa” çıkar. ABA filmlerinde duygu, iletişim işlevleri ve gerekli dil bilgisel yapılar vardır ve öğrenciler bunları sırayla öğrenir. Bu şekilde, bütün dil becerileri doğal akışında yavaş yavaş gelişir.
Her derste bulunan öğrenme aktiviteleri ABA filminin etrafında döner: filmdeki diyaloglarla pratik yapılır, cümleleri tekrar ederek ana diliymiş gibi telaffuz etmek öğrenilir. Öğrenciler gündelik hayattan bir deneyim yaşarmış gibi hissederler.
Dünyanın önemli üniversitelerinde yapılan araştırmalar ABA English yönteminin gerçekten etkili olduğunu göstermektedir. Örneğin, yalnızca 20 saatlik bir kursla, Amerikan üniversitesinde 6 aylık bir sürede elde edilen sonucun aynısını elde edebilirsiniz. Barcelona ve Valencia üniversitelerinde yapılan bu araştırma, dünyada İngilizce öğrenme yöntemlerini değerlendiren ilk araştırmadır.
İnsani bir Dijital Eğitim
İnternette İngilizce öğrenmek genellikle tek başınıza öğrenmek demektir. Ve bu kolay olmaz! Bizler insanız. Başka insanlarla bağ kurmaya sever ve bir robottan değil ama bir insandan destek almak isteriz.
ANA English öğrencileri, öğrenim süreçlerinde önemli bir rol oynayacak öğretmenlerin desteğine güvenebilir. Öğretmenler, bir yandan, onları motive ederken, diğer yandan, en uygun anlarında onlara yardımcı olur. Öğretmenlerinize yazılı mesajla da ulaşabilir (yazımınızı geliştirmek için) veya 25 dakikalık özel ve kişisel derslerle ulaşabilirsiniz (konuşmanızı geliştirmek için). Öğrenciler yalnız olmadıklarını bilir ve kendilerini iletişime daha çok açarlar. Her ABA English öğrencisine ana dili İngilizce olan bir öğretmen atanır ve onlarla istedikleri şeyleri paylaşabilirler.
Duygular ve heyecanlar dijital eğitimi daha etkin ve kişisel kılar. Buraya kadar okuduysanız, belli ki siz de bu saydığımız nedenlerden dolayı İngilizce öğrenmek istiyorsunuz. İlk adım nedir? Kursumuzu denemek!