Karşımıza her zaman konuşacak birileri çıkar. Bunlar, uçakta yanımıza oturan, bekleme salonunda birlikte beklediğiniz veya markette sıra beklerken yanımızda olan kişiler olabilir. Bazı zamanlar uzun ve hoş sohbetler ettiğimiz olur ancak bazen de sıranın yavaşlığından şikayet etmek için birkaç kelime veya gülümseme dışında pek iletişim kurmayız.
Bazen de kendimizi yorgun veya iyi hissetmeyiz ancak çok konuşma isteği olan karşı taraf bunu fark edemeyebilir. Bu durumlarda ne söylemeli? Ve ya konuşan kişi yabancıysa ve Türkçe bilmiyorsa? İçinde bulunabileceğiniz bazı durumları hayal edelim ve faydalı olabilecek bazı cümlelere bir göz atalım.
Uçakta
Uçaklar yanımızda duran kişiyle en kolay iletişime geçtiğimiz yerlerdir. Yol arkadaşımızı seçemeyiz ve değiştiremeyiz. Uçak indikten sonra, yol arkadaşınıza iyi dileklerinizi sunarken nazik olun. Fakat uçak kalktıktan sonra rahatsız edilmeden kitabınızı okumak istiyorsanız, ne söylemeli? Bir bahane bulmaya çalışalım.
My ears are ringing, I do not feel well. Excuse me, but I feel very uncomfortable.
(Kulaklarım çınlıyor da, kendimi iyi hissetmiyorum. Özür dilerim ama rahat hissetmiyorum.)
Excuse me for a moment. I would like to take a picture of this wonderful panorama!
(Bir saniye, özür dilerim. Şu harika manzaranın fotoğrafını çekmek istiyorum da.)
If you do not mind, I will go back to my reading now. I have some work to complete as soon as possible.
(Eğer sakıncası yoksa kitabıma devam etmek istiyorum. Bitirmem gereken işlerim var da.)
Ev arkadaşlarınla
Eğer başka insanlarla ev paylaşıyorsanız, umarım haftasonunuzu veya tatilinizi konuşabilecek hoş insanlar bulmuşsunuzdur. Bununla birlikte, en nazik veya eğlenceli ev arkadaşıyla bile canınız bazen konuşmak istemez. Bu durumda şöyle diyebilirsiniz:
Excuse me, but I am going to my room. I had a bad weekend!
(Özür dilerim ama odama gidiyorum. Kötü bir haftasonu geçirdim!)
Sorry, guys, but I need to be alone for a bit. I will update you as soon as possible!
(Üzgünüm beyler ama biraz yalnız kalmak istiyorum. En kısa zamanda anlatırım!)
Doktorda
Peki ya doktorun bekleme salonunda? Bu durumda kesinlikle sohbet etmek istemezsiniz, özellikle de baş veya diş ağrıları yüzünden geldiyseniz. Ancak yanınızdaki adam sizinle uzun bir siyasi konuşma başlatma niyetinde. İşte durumdan sorunsuzca kurtulmanın yolu:
I am here for a bad headache. Sorry, but I can’t even talk.
(Baş ağrısı için geldim, konuşacak durumda bile değilim, üzgünüm.)
Unfortunately, I am not feeling fine. Forgive me if I am not much of a talker today.
(Kendimi iyi hissetiyorum maalesef. Affedin ama bugün pek konuşkan değilim.)
Do you mind if I focus on this for a moment? I have documents to read.
(Şunlara odaklanmamın bir sakıncası var mı? Okumam gereken evraklar var da.)
İşte
Öğle yemeği genelde işte veya özel hayatta olan biteni konuşmak için bir fırsat olur. Sonuçta iş arkadaşlarımızla sohbet etmek her zaman iyidir. Ama bazen yalnız kalmak istersiniz, özellikle de iş arkadaşlarınız İngilizce konuşuyor ve siz de yorgunsanız. Dolayısıyla yapabileceğiniz en iyi şey, biraz uzağa oturup bir şeyler okumak olur ancak yine de yanınızda birileri varsa, şöyle diyebilirsiniz:
Look, I have had a really bad day. I can’t express myself in English. Sorry!
(Bakın, kötü bir gün geçirdim. Kendimi İngilizce ifade edemeyeceğim. Özür dilerim!)
Sorry, I am going to sit down and put my thoughts in order.
(Özür dilerim, biraz oturup kafamı toparlayacağım.)
I think that I have not finished my job yet. I’m going to grab a tea and get back to work!
(Daha işimi bitiremedim. Bir çay alıp işe devam edeceğim!)
Nezaket ve saygı
Kendine vakit ayırmak isteyip sohbete devam etmek istemeyebilirsin. Önemli olan nazik olmak ve karşı tarafa saygısızlık etmemektir. Şunları unutmamalı:
- Emir kipi kullanma, kabaca algılanabilir!
- Özür dileyin. Sonuçta birinin sizinle konuşma istediğine değer vermek gerekir.
- Mümkünse, konuşmak istememe sebebinizi açıklayın: karşı taraf sizi anlar ve kişisel bir şey olmadığını bilir.
- Gülümseyin! Gülümsemek her şeyin çaresidir ve en acı içeceği bile hoş kılar.
- Nazik ve kibar bir ses tonuyla konuşun.
Bu basit kurallara uyup sizin için hazırladığımız cümlelerle kendinizi ifade ederseniz, karşı tarafa saygısızlık etmeden konuşmayı bitirebilirsiniz. Bir dili konuşmak yalnızca kelime ve dil bilgisi kurallarını bilmek değildir. Dil bilmek aynı zamanda bir tarz meselesidir! İşte bu yüzden İngilizce kursu almak faydalı olur çünkü hem dilin kurallarını, hem de kültüre ve karşınızdaki insanlara saygı duyacak şekilde konuşabilmeye yarar. ABA English İngilizce kursları, yalnızca dil ile değil aynı zamanda İngilizce konuşan ülkelerin kültürleriyle de temas kurabileceğin kısa filmler üzerinden eğitim verir. Bu şekilde, hem dili öğrenip, hem de her duruma uyum sağlayabilirsiniz. Hemen şimdi deneyebilirsiniz!