İngilizce Öğrenenlerin Yaptığı En Yaygın 10 Hata

Her dilin kendine özgü zorlukları vardır, özellikle de ana dilimiz olmayan dillerin. Gerçekten de, sadece ezberlenmesi ve mantığımıza uymasa bile uygulanması gereken bazı dil bilgisi kuralları vardır. Bazen de bilmediğimiz bir istisna kurala denk geliriz. Veya kendi dilimizden çevirmeye kalkışırız ancak dil bilgisi kuralları tamamen farklı olabilir. Ciddi hatalardan kaçınmanız için size nasıl bir tavsiye verebiliriz?

Cevap basit görünebilir ancak dil bilgisini iyi çalışmak düzgün konuşmanın tek yoludur. Pratik yapmak da buna yardım eder çünkü bir dili sürekli konuşmak kuralları ve dilin yapılarını doğal bir şekilde farkında olmadan öğrenmenize yarar. Bu aslında çocukların konuşmayı ilk öğrendiği zamanlara benzer.

Şimdi, hata yapmamak ve düzgün bir dille konuşmak için bilinmesi faydalı olacak birkaç yaygın hataya göz atalım. Farkında olmadan yaptığınız 10 yaygın hatayı sizlerle paylaşıyoruz:

1. Everybody are happy.

Everybody (herkes) sözcüğü bazı dillerde çoğul olarak ele alınır. Bu da bizi hatalı bir şekilde fiili de çoğul halinde kullanmaya itebilir. Aslında, everybody (somebody (biri), nobody (hiçkimse) ve anybody (herhangi biri) ile birlikte) tekil bir isimdir ve bu nedenle tekil fiil çekimi gerektirir.

Is everybody happy to come?
(Herkes gelmekten mutlu mu?)

2. I’ll explain you the problem.

Bu cümlede iki tümleç vardır, dolaysız tümleç the problem (sorun) ve dolaysız tümleç you (sen). İngilizcede, you kişisel zamirini to edatıyla birlikte kullanarak, iki tümleç de açıkça belirtilmelidir. Ayrıca, en doğru biçim dolaysız tümleç the problem’ in hemen fiilin ardından gelmesi olacaktır.

Mary is not attending the meeting tomorrow. I’ll explain the problem to you.
(Mary yarın toplantıya katılmayacak. Sorunu sonra açıklarım.)

3. If I will see Judy later, I’ll give her the news.

Bu sefer hata, to edatını gerektirmeyen çift nesnede değil, koşullu yan tümcede, yani if edatı ile başlayan kısımda. Bu cümle 1. türden koşullu bir cümledir ve bu nedenle de olası bir koşulu olası bir sonucuyla birlikte ifade eder. 1. türden koşullu cümlelerde if önermesi her zaman şimdiki zamanda (simple present tense), ana önerme de gelecek zamanda (simple future tense) olmalıdır.

If I see Judy later, I’ll give her the news.
(Eğer Judy’yi görürsem, haberi ona iletirim.)

4. Do you want that I make dinner?

İngilizcede, that zamiri hiçbir zaman want (istemek) fiilinden sonra kullanılmaz. Doğru cümle kalıbı fiilin want fiilinden sonra to ile mastar halinde olmasıdır. Bu kural istek, arzu belirten ve order (sipariş vermek, emretmek), tell (söylemek), invite (davet etmek), persuade (ikna etmek), ask (sormak), prefer (tercih etmek) ve intend (niyet etmek) gibi fiiller için de geçerlidir.

Do you want me to make dinner?
(Yemek yapmamı ister misin?)

I ask you not to talk about the issue with Julia.
(Konuyu Julia ile konuşmanı istemiyorum.)

5. I am thinking to buy a new house.

Bir yukarıda gördüğümüz kalıptan farklı olarak, to think (düşünmek) fiilinden sonra gelen fiili mastar halinde kullanmak gerekmez. Yani, to think fiili bir cümlede kullanıldığında, about + verb (fiil) + -ing veya of + verb + -ing kalıplarını kullanmalısınız.

I am thinking of buying a new house.
(Yeni bir ev almayı düşünüyorum.)

I am thinking about buying a new house.
(Yeni bir ev almayı düşünüyorum.)

6. I have the possibility to visit New York next year.

To have (almak, edinmek) fiilinden sonra opportunity (fırsat) sözcüğü İngilizcede ihtimalleri belirtmek için kullanılır. Possibility (ihtimal, olasılık) sözcüğü genellikle “There is…” ifadesinden sonra kullanılır.

I have the opportunity to visit New York next year.
(Gelecek sene New York’u ziyaret etme fırsatım olacak.)

There is a possibility that I may visit New York next year.
(Gelecek sene New York’u ziyaret etme ihtimalim var.)

7. She asked me where do I live.

Bildiğiniz gibi, soru cümlelerinde yardımcı fiil olarak do/does/did kullanırız. Ancak bu kural dolaylı anlatım için geçerli değildir çünkü bu durumda yardımcı fiil kullanmaya gerek yoktur.

She asked me where I live.
(Bana nerede yaşadığımı sordu.)

8. I visited a castle with my five-years-old niece.

Aklınızda tutmanız gereken bir ufak bilgi daha. Birinin yaşını belirteceğimiz zaman year (yıl, sene, yaş) kelimesi çoğul kullanıldığını muhtemelen okulda öğrenmişizdir ancak bu sadece yaşın to be (olmak) fiili ile belirtildiği zaman geçerlidir. Eğer yaş bir sıfat biçiminde, yani tanımladığı isimden önce geliyorsa, year sözcüğü her zaman tekil olmalıdır.

I visited a castle with my five-year-old niece.
(Beş yaşındaki yeğenimle birlikte bir kale gezdik.)

My niece is five years old.
(Yeğenim beş yaşında.)

9. My workplace is near to the gym.

Near is a synonym of close to, but it does not require the use of to.

Near (yakın), close to (-a yakın) ile eş anlamlıdır ancak to ile kullanılmaz.

My office is near the gym.
(Ofisim spor salonuna yakın.)

My office is close to the gym.
(Ofisim spor salonuna yakın.)

10. I like very much pizza.

Much (çok) zarfı hiçbir zaman fiil ile nesnenin arasında olmaz, her zaman sona yerleştirilir. Bu sözlü konuşmalarda pek kullanılan bir ifade değildir, dolayısıyla “a lot” veya “really”(gerçekten) kullanılması daha iyi olacaktır.

I like pizza very much.
(Pizzayı çok severim.)

I really like pizza.
(Pizzayı gerçekten severim.)

I like pizza a lot.
(Pizzayı çok severim.)

Hata yapmamak için ideal yöntem kuralları öğrenmek ve pratik yaparak dinleme ve konuşma becerilerinizi sürekli zinde tutmak gerekir. ABA English yöntemi tam olarak bunu sunar: Kısa filmlere dayalı sözlü kavrama ve konuşmayı birleştiren egzersizler sayesinde ABA English tam olarak bu yöntemi uygular. Neden siz de hemen denemiyorsunuz?

Tamam, video dersleri görmek istiyorum!
Tamam, uygulamayı indirmek istiyorum!

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *